Oyundaki hikâye kısaca şu şekildedir: Halk ve ileri gelenler tarafından çok sevilen bu Berberî komutan, şehrin ileri gelenlerinden Venedikli bir soylunun kızı olan Desdemona'ya aşık olur. Desdemona da Othello'yu sevmektedir. Önceleri saygı duyulan bu Mağribi zenci Othello'nun bir beyaz ile evliliği sonucu birçok dedikodu çıkar. Her şeye rağmen evlenen Othello ve Desdemona'nın mutlulukları halkın dedikoduları ve İago'nun kötülükleriyle bir trajediye döner. Aşk, kıskançlık, ihanet ve ırkçılık konularına değinen Shakespeare’in Othello eseri İşte bu trajediyi anlatır. Bu trajedinin en güçlü teması da “kıskançlık”tır. Ömrü savaşlarda geçmiş, ölümcül tehlikeler atlatmış cesur ve güçlü komutan Othello, karısı hakkında kulağına fısıldanan bir iki yalan sözle bir anda perişan olur. İçine kuşku ve kıskançlık ateşi girdikten sonra Othello, çok acı çeker. Çektiği acının şiddetli olması, karısına duyduğu sevginin büyüklüğündendir. Bu trajedinin temelinde ise aslında Othello'nun kıskançlığı değil Desdemona'ya olan güveni yatar. Rus yazar Puşkin de böyle söyler: "Otello kıskanç değil, güvenen bir insandır." Bu nedenle de oyunu izleyen veya kitabını okuyan kadınlar kendilerini Desdemona ile özdeşleştirip Othello gibi erkekleri ararlar... Aslında her Türk erkeğinin okuması, izlemesi ve içselleştirmesi gereken bir oyundur! Othello, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda Türkiye'de taşra şehir ve kasabalarında gezgin çadır ve halk tiyatrolarında yaygın olarak ‘’Arabın İntikamı’’ adıyla temsil edilir. Yıllanan şarap gibi günümüzde de daha anlamlı hâle gelen oyunda geçen bazı tratlar: "İnsanlar göründükleri gibi olmalıdır. Eğer değillerse hiç görünmesinler daha iyi." "Eskiden kalpler el uzatırdı, şimdilerde el uzatılıyor, kalp yok." "Ne kadar da fakirdir sabrı olmayanlar." "Anladığım sözlerindeki öfkedir, sözlerin değil." "Bir kez fırsat verdin mi kuşkuya, karara da vardın demektir." "En kara günahları işletecekleri zaman şeytanlar, önce ilahi bir kılıfa sokmakla işe başlarlar." "En büyük kaygısı vicdanlarının, günah işlememek değil, gizlemektir günahlarını." ''Yaşayıp durduğun şu ortamda öyle şatafatlı elbise giyip böbürlenme; kibir ve gurur bütün saltanatları devirir. Alçakgönüllü ol, köhne cüppeni üstüne at!” Ve oyunda geçen en önemli ifade ise şudur: ‘’Beğendiğimiz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup, aşk sanıyorsunuz!’’ Bu sözdeki trajediyi dünyada yaşamayan yok gibidir... Sonuç: Dört yüz küsur yıllık bir hikâyedir Othello. Ancak günümüzde de değişen hiçbir şey yoktur!... Günümüzde de insan (Othello, Desdemona) aynı insan, pislik (İago) aynı pisliktir... Toplum da aynı toplumdur. Hep söylüyorum ya; tarih, edebiyat ve sanat, hayatın aynasıdır diye! Ve anlıyorsunuz beni değil mi neden hep Shakespeare'i anlatıyorum diye...